Tüm Uzmanlık Alanlarımız
İlişkilerde yaşanan çatışmalar, duygusal uzaklık, güven sorunları ya da tekrar eden kırılmalar; çoğu zaman bireyin kendi içsel dünyasında da izler bırakır. Sağlıklı ilişkiler kurmak, önce kendimizi tanımaktan ve sınırlarımızı koruyabilmekten geçer. Terapide, kişinin ilişkilerdeki döngülerini fark etmesi ve bu döngüleri dönüştürebilmesi hedeflenir. Eş, partner, aile ya da arkadaş ilişkilerindeki problemler; duygu, ihtiyaç ve beklentilerin sağlıklı ifade edilmesiyle daha anlaşılır hâle gelir. Bu süreçte danışanlarımızla birlikte bağlanma biçimlerine, ilişki içi rollerine ve çözüm yollarına şefkatli bir mercekten bakarız. Bilişsel Davranışçı Terapi, Gestalt Terapisi ve Pozitif Psikoterapi yaklaşımlarından yararlanarak ilişkilerde daha dengeli ve doyumlu bir yaşam mümkün hâle gelir.
Özgüven eksikliği, kişinin potansiyelini gerçekleştirmesinin önündeki en temel engellerdendir. Kendini yetersiz hissetme, onay alma ihtiyacı, eleştiriden kaçınma gibi davranışlar özgüvenle yakından ilişkilidir. Terapide, kişinin özdeğer algısını keşfetmesine ve bu algıyı güçlendirmesine destek oluruz. İç sesin nasıl şekillendiğini anlamak ve bu sesi daha destekleyici bir hâle dönüştürmek, özgüvenin temellerinden biridir. Danışmanlık sürecinde bireyin güçlü yönlerine, baş etme becerilerine ve başarı deneyimlerine odaklanırız. Her bireyin kendine özgü ışığı vardır; biz sadece o ışığın üzerindeki perdeyi birlikte aralarız. Pozitif psikoloji ve bilişsel yeniden yapılandırma teknikleriyle özgüven gelişimi desteklenir.
Anksiyete, geleceğe dair belirsizliklerin yarattığı zihinsel ve fiziksel alarm hâlidir. Çoğu zaman sebepsiz gibi görünse de, altında çözümlenmemiş duygular, bastırılmış korkular veya öğrenilmiş tepkiler yatar. Anksiyete ile çalışırken beden-zihin bağlantısını güçlendirmek, farkındalık ve nefes tekniklerini öğrenmek oldukça etkilidir. Danışanlarımızla birlikte kaygının ne zaman, nasıl ortaya çıktığını anlamaya; bu anlarda işlevsel baş etme yolları geliştirmeye odaklanırız. Korkulan durumdan kaçmak yerine, onunla güvenli bir mesafede yüzleşmek dönüşüm sağlar. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Gestalt teknikleri, anksiyeteye karşı güçlü bir terapi çerçevesi sunar. Bu süreçte kişi, kaygısına rağmen yaşamın içinde kalabilmeyi öğrenir.
Depresyon, yalnızca üzgün hissetmek değil; çoğu zaman yorgunluk, umutsuzluk, suçluluk ve boşluk hissiyle birlikte gelen çok yönlü bir durumdur. Kişi neşesini, isteğini ve enerjisini kaybetmiş hissedebilir. Terapide önce bu duyguların görünür olmasına, sonra ise içsel kaynakların tekrar canlanmasına odaklanırız. Depresyonla çalışırken duygular bastırılmadan kabul edilir; bu kabul süreci iyileşmenin kapısını aralar. Danışanlarımızla birlikte düşünce kalıplarını, yaşam alışkanlıklarını ve içsel konuşmaları gözden geçiririz. Umut, bazen en küçük bir içgörüyle yeşermeye başlar. Eklektik bir yaklaşımla, hem davranışsal aktivasyon hem de duygusal anlamlandırma birlikte ele alınır.
Sağlıklı iletişim, yalnızca ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimizle de ilgilidir. Duygularını ifade edemeyen, sınır koymakta zorlanan ya da anlaşılmadığını hisseden bireyler için iletişim, zorlu bir alana dönüşebilir. Terapide, kişinin kendi ihtiyaçlarını tanıması ve bunları yapıcı şekilde ifade edebilmesi desteklenir. İletişim tarzlarının farkına varmak, çatışmaların çözümünü kolaylaştırır. Özellikle çiftler ve aile bireyleri arasındaki diyalogların güçlenmesi, ilişkisel doyumu artırır. Danışanlarımızla birlikte empatik dinleme, ben dili ve duygusal ifade teknikleri üzerinde çalışırız. Gestalt ve Pozitif Terapi yaklaşımları, iletişim becerilerinin gelişiminde etkili araçlar sunar.
Hayatın getirdiği zorluklara rağmen ayakta kalabilmek, ruhsal sağlamlığın bir göstergesidir. Psikolojik dayanıklılık; stresle başa çıkabilme, esneklik gösterebilme ve yeniden ayağa kalkabilme gücüdür. Bu güç doğuştan gelen bir özellik değil; öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir beceridir. Terapide bireyin güçlü yönlerini keşfetmesine ve kriz anlarında bu kaynaklara ulaşabilmesine yardımcı oluruz. Yaşanmış travmalar ya da hayal kırıklıkları, dayanıklılığı zedelemiş olabilir; ama onarılamaz değildir. Pozitif psikoloji ve şefkat odaklı terapi yöntemleriyle içsel direnci yeniden inşa ederiz. Kırılganlıkla birlikte güçlenmenin de mümkün olduğunu danışanlarımızla birlikte deneyimleriz.
Psikolojik sağlamlık, sadece güçlü olmak değil; zorluklar karşısında duygusal dengeyi koruyabilmek anlamına gelir. Bu özellik, kişinin kendini regüle edebilme, duygusal farkındalık geliştirme ve sağlıklı kararlar alma becerisini içerir. Terapide bu becerilerin gelişimine yönelik farkındalık çalışmaları yapılır. Danışanlarımızla birlikte düşünce-duygu-davranış üçgeninde denge kurmayı hedefleriz. Günlük hayattaki stresörlerle başa çıkabilmek için güçlü içsel araçlar geliştiririz. Bilişsel Davranışçı Terapi temelli müdahalelerle sağlamlık duygusu pekiştirilir. Bu süreçte kişi, kendisini yalnızca zorluklar karşısında değil; hayatın tüm alanlarında daha yeterli hissetmeye başlar.
İyi oluş, sadece “hasta olmamak” değil; anlamlı, dengeli ve tatmin edici bir yaşam sürdürebilmektir. Bu kavram; duygusal, zihinsel ve sosyal alanlarda sağlıklı bir denge kurmayı kapsar. Terapide yalnızca problemleri çözmeye değil, aynı zamanda bireyin yaşam kalitesini artırmaya da odaklanırız. Kişisel değerler, hedefler ve anlam duygusu üzerinde çalışmak, iyi oluşun temel taşlarındandır. Günlük yaşama dair küçük farkındalıklar ve pozitif deneyimler, iyi oluşu destekleyen yapıtaşlarıdır. Pozitif psikoterapi ve şefkat temelli yaklaşımlar, bu alanı derinlemesine ele alır. Danışanlarımızla birlikte sadece iyileşmek değil, gelişmek ve güçlenmek de mümkündür.
İçsel eleştiriye karşı nazik ve destekleyici bir tutum geliştirmek, öz şefkatin temelidir. Kendi acını fark etmek, bu acıya anlayışla yaklaşmak ve kendine dostça davranmak; iyileşmenin en güçlü yollarındandır. Terapide, danışanlarımızla birlikte iç sesin nasıl çalıştığını keşfederiz. Bu ses çoğu zaman geçmiş deneyimlerden şekillenir ve fark edilmediğinde kişiyi yıpratabilir. Öz şefkat, yalnızca duygusal rahatlama değil; aynı zamanda psikolojik esneklik sağlar. Şefkat odaklı terapi ve pozitif psikoloji teknikleriyle bu beceri geliştirilebilir. Kendine iyi davranmak, zayıflık değil; aksine büyük bir içsel güçtür.
Travmatik yaşantılar sonrasında zihinde ve bedende kalıcı etkiler bırakabilen tepkiler gelişebilir. Kabuslar, tetiklenmeler, yoğun kaygı ya da donukluk gibi belirtiler, kişinin günlük yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Travma sonrası stres bozukluğuyla çalışırken önce güvenli bir alan oluşturmak önceliğimizdir. Danışanlarımızla birlikte yaşananları anlamlandırmak ve bu yükü yeniden taşınabilir hâle getirmek için çalışırız. Travmanın sadece acı değil; aynı zamanda bir büyüme alanı da olabileceğini göstermek mümkündür. Gestalt terapisi, bedensel farkındalık çalışmaları ve bilişsel yeniden yapılandırma teknikleri, bu süreçte etkili araçlardır. Travmayla başa çıkmak, kişinin kontrol duygusunu yeniden kazanmasıyla başlar.
Kayıp, hayatın kaçınılmaz bir parçası olsa da; yas süreci her birey için benzersizdir. Sevilen birini kaybetmek, yaşamda derin bir boşluk yaratabilir ve bu boşluk zamanla şekil değiştirse de silinmez. Terapide danışanlarımızın yas sürecini bastırmadan, acele ettirmeden yaşamasına destek oluruz. Duyguların dalgalanmasına, karmaşık düşüncelere ve bazen suçluluk hissine alan açarız. Yas süreci; hatırlamak, vedalaşmak ve yeniden anlam kurmakla şekillenir. Bu süreçte kişinin içsel dayanıklılığı desteklenir, kayıpla kurduğu ilişki onarıcı bir bağa dönüşür. Gestalt ve pozitif psikoloji yaklaşımlarıyla, yasın bir yeniden yapılanma süreci olabileceğini birlikte keşfederiz.
Günlük yaşamın temposu, zaman baskısı ve rol çatışmaları stres seviyesini yükseltebilir. Stresin yönetilememesi, fiziksel ve ruhsal sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Terapide öncelikle stresin nasıl ortaya çıktığını ve hangi kaynaklardan beslendiğini anlamaya çalışırız. Sonrasında ise baş etme becerileri, zaman yönetimi ve düşünce kontrolü gibi alanlarda danışanlarımıza destek veririz. Nefes teknikleri, gevşeme egzersizleri ve bilişsel yeniden çerçeveleme yöntemleriyle stresle daha sağlıklı bir ilişki kurulabilir. Bilişsel Davranışçı Terapi bu alanda sıklıkla başvurduğumuz bir yaklaşımdır. Stresle başa çıkmak; hayatı yönetebilmenin, kendine alan açabilmenin ve denge kurabilmenin anahtarıdır.
